Zabel Yeseyan

Gülüzar Özev

3 Haziran 2021
Zabel Yeseyan

1915 yılına gelindiğinde, Ermeniler için büyük kıyım başlamıştır. Osmanlı hükümetince tutuklu listesine alınan 214 Ermeni aydın içinde, tek kadın olarak Zabel Yesayan vardır. Genç yazar, bunun üzerine İstanbul’da bir hastanede üç ay saklanır. Daha sonra bir söylentiye göre, dantelci kadın kılığında Bulgaristan’a kaçar.

Ne olursa olsun umutsuzluğa kapılmamak lazım.
Kıvılcımları harlamak gerek ki, bizi boğan bu karanlık,
Dağılsın.
ZabelYesayan

Yazar, gazeteci, sosyalist, feminist, öğretmen, mücadeleci, dirençli bir Ermeni kadın Zabel Yesayan. Türkiye, onu 2005 yılında tanımaya başlıyor. Üstelik, ömrünün çoğunu bu topraklarda geçiren, böylesi bir aydın kadın. Parisliler, Zabel Yesayan ismini bir sokağa verirken, bizde neredeyse yüz yıl yok sayılmış.

Üsküdar’da doğmuş Zabel, 1878 yılında. Eğitimi ve dünya görüşünün oluşmasında babasının etkisi çok büyük. Anne hasta olduğu için, daha çok baba ilgilenmiş kızıyla. İçinde bulunduğu toplumun sorunlarına hiçbir zaman yabancı kalmayacak olan Yesayan yazma eylemini ömrünün sonuna kadar sürdürecektir. Yazma konusunda fikir almak amacıyla, dönemin önemli bir yazarı Sırpuhi Düsap’ın evine gider. Yazarlık hayallerinden bahseder, yol göstermesini ister. Sırpuhi Düsap ona şöyle bir öğütte bulunur: “Bu yolda defne yapraklarından çok uçurumlar vardır. Bizim toplumumuz, bir kadının isim yapmasına izin verme konusunda henüz hazır değil. Bu engeli aşabilmek için ortalamanın çok üstüne çıkmak gerekir. Bir erkek ortalama bir yazar olabilir, ama bir kadın olamaz.”

Zabel, yalnız ortalama bir yazar değil aynı zamanda üstün bir mücadeleci kadın olmuştur.

Zabel Yesayan, 22 yaşına geldiğinde ressam Dikran Yesayan’la evlenir. Hrant ve Sofi isimlerinde iki çocuğu olur. Zabel, yeteneklerinin yanı sıra ilk ve tek olma hallerini şahsında taşır. Üniversiteye giden ilk Ermeni kız olduğu söylenir. 1909’ da vuku bulan, Adana’daki Ermeni katliamını anlatan ilk ve tek edebi roman Zabel’e aittir.

Şimdi sizlere Ermeni katliamlarından kısaca söz edeyim.

Tarihte, Osmanlılar tarafından, Ermeniler üzerinde uygulanan katliamların ilk olarak 1892-1894 yılları arasında olduğu yazılıdır. Devamında 1909 tarihli Adana’daki katliam. En ağırı 1915 yılında tüm Anadolu’ya yayılan soykırım.

Adana’daki katliamın nedenlerinden biri olarak 1908 yılında ilan edilen meşrutiyet gösterilir. İstanbul’da meşrutiyet ilanı duyurulunca, Ermeniler kutlamak için sokaklara dökülür. Aralarında Türkler de var ama Ermenilerin kutlaması göze batar. Bir de o yıllarda Adana’da (Ermeniler Kilikya diyor) büyük bir zenginleşme söz konusu; toprak verimli, ürün bol. Ermenilerin ticarette öne öne çıkması, orada yaşayan bir kısım Müslüman kesimin tepkisini çekiyor. Öteden beri gelen ırkçılık söylemi ile Ermeni çeteleri oluşunca, çatışma başlıyor. Bu çetelere ve halka orantısız güç kullanılarak büyük katliam yapılıyor. Onlarca kilise, okul, binlerce ev ve daha birçok mülk kullanılamaz hale geliyor. Ölen Ermenilerin sayısı 35 bin olarak tahmin ediliyor.

1915 yılına gelindiğinde, Ermeniler için büyük kıyım başlamıştır. Osmanlı hükümetince tutuklu listesine alınan 214 Ermeni aydın içinde, tek kadın olarak Zabel Yesayan vardır. Genç yazar, bunun üzerine İstanbul’da bir hastanede üç ay saklanır. Daha sonra bir söylentiye göre, dantelci kadın kılığında Bulgaristan’a kaçar.

Şimdi biraz da, Zabel Yesayan’ı edebi yönden tanıyalım. İlk şiiri, Dzağig (çiçek) isimli dergide yayınlanan Zabel, her zaman dünyanın çiçek dolu bahçe olması özleminde olacak, bunun için tüm hayatını adayacaktı. Fakat yaşamı boyunca, o kadar çok acı olaylara rastlayacaktır ki, bırakın çiçekli bahçeyi, çorak bahçeler soydaşlarının kanıyla sulanacaktı.

Zabel, 1909 da katliam sonrası Adana’daki izlenimlerini, yetim çocukları, dul kadınları ve daha birçok hazin olayları kitap halinde yazar. Romanlaştırır daha doğrusu. Bu roman, Yıkıntılar Arasında adıyla yayınlanır. Yapıtta katliamın boyutunu şu acı sözlerle gözler önüne serer: Ne bu anlatılanlar, ne o küller içinde debelenen Ermeniler, ne dehşetin sarhoşluğunu üzerinden atamamış, gözlerinde acı ve şaşkınlık okunan çocuklar, ne de kayıplarının acısıyla kıvranan dullar…Bunların hiçbiri yetmez o cehennem günlerinde Adana’da yaşananların karanlık ve gerçek derinliğini tam olarak kavramamıza.”

Zabel kitap yazmakla da yetinmez, yetim çocuklar için yardım toplamaya gider. Bakü, Kafkasya, Beyrut, Mısır gibi ülkeleri dolaşır. Paris’te iken Erivan‘dan öğretmenlik teklifi alır. Bu teklife çok sevinir, misyonunu gerçekleştirmek için eline geçen fırsatı kaçırmaz. Erivan’a gider, orada bir süre öğretmenlik yapar. Bir ara Taşnaksutyun Partisi’ne üye olur. Partinin sosyalist söylemden uzaklaştığı düşüncesiyle istifa eder.

Zabel, Sait Faik gibi, “yazmazsam çıldırırım“ diyerek sürekli yazacaktır. Onca faaliyetlerin içine, sayısız gazete dergi yazısı ve kitaplar sığdıracaktır. Ezilen zulme uğrayan bir halkın kızıdır Zabel. Mücadelesinde edebiyatın önemini şu sözlerle vurgular: ”Edebiyatı, dört bir yana dağılmış halkımızı bir arada tutacak en güçlü bağ olarak görmenin ve buna hareket etmenin zamanı geldi.”
Zabel başka bir bağlayıcı güç olarak Sovyet sistemini görür. Bu ülkedeki sosyo-ekonomik gelişmeleri över.

Zabel Yesayan’ın şu eserleri geç de olsa Türkçeye çevrilmiştir: Silahtarın Bahçeleri, Yıkıntılar Arasında, Son Kadeh, Meliha Nuri Hanım, Sürgün Ruhum, Bekleme Odasında.
Burada Meliha Nuri Hanım romanına çok kısa değinmek isterim. Romanın ana karakterlerinden hemşire Meliha Nuri Hanım, Ermenilerin çektiği yaşadığı işkencelere karşı duyarsızdır. Eğer acı çeken bir Türk ise üzülür, yardımcı olmak ister, fakat Ermeni’yse umurunda olmaz. Kitap, günümüzde tuzu kuru insanların içi boş milliyetçiliğini, kayıtsızlığını ve acımasızlığını en iyi anlatan romanlardan biridir diyebilirim.

Henüz Türkçeye çevrilmemiş romanı Ateşten Gömlek çağdaşı Halide Edip’in romanıyla aynı adı taşır. Ancak tersten okunması yönünde tavsiye edilir. Yine Türkçeye çevrilmeyi bekleyen Halkımın Son Nefesi, Son Kase, Murad’ın Yolculuğu isimli kitapları da mevcuttur. Bunlarla kalmaz anlatacaklarımız. Ne kitapları ne de yaşadıkları.

Zabel Yesayan eserlerinde çoğunlukla Ermeni soykırımını ve kadının özgürleşmesi konularını işler. Kadın erkek eşitliği için çalışmalar yapar, birçok derneğe üye olur. Toplumsal barışın inşası için, farklı etnik grupların temsilcilerinin bir araya geldiği bir organizasyonun kurulmasına çalışır.

1937’de Stalin kovuşturmaları sırasında tutuklanıp Sibirya’ya sürüldü. Ölüm tarihi ve yeri kesin olarak bilinememekle birlikte 1937 yılı kabul edlilir. Öldüğünde 65 yaşındadır. Ömrünü halkı için feda eden, emek veren Zabel Yesayan’ın Ermeni camiasında çok önemli bir yeri vardır. Yalnız Ermeni camiası mı? Tüm dünya kadınları için Zabel Yesayan bir ışıktır.

YARARLANILAN KAYNAKLAR
1- Pelin Batu,Hayatın Seyrini Değiştiren Kadınlar, İnkılap Kitapevi.
2- FeryalSaygılıgil, Kadınlar Hep Vardı, Dipnot Yayınları
3- www.yesayan salonu.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Tanrıça Demeter ve Akbelen
    ''Doymak bilmeyen, en sonunda kendi etini yiyerek geberen Kral Ersiton şimdi Muğla Akbelen’de geziniyor. Zalimliğinden bir gram bile kaybetmeden. Akbelen halkı ormanını korumak için direniyor. Limak firması eli silahlı askerleri,…
  2. Örgütlü Mücadelenin Gücü
    ''Daha önce emekli olabilecekler için prim sayısı 5000 gündü.  Kanun taslağı böyle hazırlanmıştı. Ancak 6 Şubattaki büyük Güneydoğu depreminin sonrasında hükümet gün sayısını birden 5975 güne çıkarttı.'' Vatandaşın emeklilik geliri…
  3. Göçebe toplumlardan bugüne Göçler
    İnsanlığın ilk eylemidir yürüyüş.  Dört ayak üstünde ilerleyen Homo erectusun,  ayağa kalkarak yürümesiyle başlar uygarlık yolculuğu. Antropolog Marvin Harris’in dediği gibi “ilkin ayak vardı”. Büyük göçün,  günümüzden iki milyon yıl…
  4. Deprem!
    Deprem!
    19 Şubat 2023
    Cellat kürsüde ikiyüzlüce konuşurken, müjde verircesine imar affı diye naralar atılırken, aslında sunulan halkın toplu cenaze namazı davetiyesiydi. İnsanlığının doğa olayları içinde en baş edemediği bir felakettir deprem. İlk çağlarda,…
  5. Serol Teber
    Serol Teber
    25 Ocak 2023
    ''Yeniçağ insanı sorunları kozmik güçlerin yardımıyla çözebileceğine inanıyor, rüya yorumları, fal baktırma, ruh çağırmayla ilgileniyor, bitkisel beslenmeye çalışıyor, arınma dansları yapıyor. Siyasete karşı ilgisiz. Yeşillikler içinde küçücük evinde sakin doğayla…
  6. Mahsa Amini ve Mücadeleci tüm kadınlara
    Bugün İran’da Mahsa Amani’nin öldürülmesi birkaç vicdansız polisin işi değildir. Kanunlar, töreler, gelenekler, dikta rejimi ve ataerkil sistem işbirliği etmiştir. Tıpkı Medusa söylencesindeki gibi. Ama ne mutlu ki Mahsa Amani’nin…
  7. Spartaküs ve Zenci İSyanı
    ‘’Tanrı herkesi hür yarattı, doğa kimseyi köle yapmamıştır.’’ (Alkidamas) Köle ayaklanması denilince ilk akla gelen şüphesiz Spartaküs’tür. Roma dönemine ait olan bu köle isyanını herkes bilir de İslamiyet dönemine ait…
  8. Rıza Şehri
    Rıza Şehri
    29 Nisan 2022
    ''Rıza Şehri’nde ortak paylaşım vardır. Kimse ihtiyacından fazlasını almaz. Zengin fakir ayrımı yoktur. Kapılar kilitlenmez, para kullanılmaz. Paranın yerine değiş tokuş esastır. Birlikte üretilir, birlikte tüketilir.'' Her yerde ve hep…
  9. Baharın Mitosları
    Baharın Mitosları
    28 Mart 2022
    Dünyanın birçok ülkesinde her yıl Newroz bayramı kutlanır. Bizim ülkemizde özellikle doğu illerinde baharın gelişini karşılamak için şenlikler, ritüeller yapılır. Newroz bahar bayramı olmakla beraber politik bir anlamda taşır. Nasıl taşımasın…
  10. cam tavan etkisi
    cam tavan etkisi
    3 Mart 2022
    “Cam ifadesi, engellerin açıkça görülemeyen ve aşılamayan niteliğini vurgulamaktadır. Cam tavan, görülmeyen azınlıkları ve kadınları, yetenekleri ve başarılarını göz önüne almadan şirketin üst basamaklarına çıkmaktan alıkoyan kırılmaz engel“ olarak tanımlanır.**…
  11. Mitoloji öğretiyor
    Mitoloji öğretiyor
    23 Şubat 2022
    Binlerce yıl öncesinden beri var olagelen, masallar, söylenceler, mitler bugün hala fırından yeni çıkmış sıcak ekmek tazeliğinde konuşuluyorsa  bir hikmeti vardır  bunun. Mitler yalnızca konuşuluyor mu..? Elbette hayır!  Yazılıyor çiziliyor,…
  12. Yunus Emre
    Yunus Emre
    31 Ekim 2021
    Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 2021 yılını Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ve Ahi Evran yılı ilan etti. Yunus Emre’nin vefatının 700. yılı, Hacı Bektaş Veli’nin vefatının…
  13. Halide Edip Adıvar
    Halide Edip Adıvar
    8 Ağustos 2021
    “Gece, karanlık bir gece... Fakat insanın hayatında sabahı olmayan gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp parlak bir sabah yaratacağız. Yalnız ışık geldiği vakit gözümüzü güneşe karanlığı gören baykuşlar gibi…
  14. Özgürlük (2)
    Özgürlük (2)
    17 Temmuz 2021
    Her sistem kendi insanını yaratır. Tüm kurumların örtük faaliyetleriyle, bireyin toplumsal mekanizmaya uygun davranış göstermesi sağlanır. Televizyon, basın, eğitim kurumları, kişinin  başka bir dünya mümkündür şeklinde  düşünmesini istemez. Hem üst…
  15. Özgürlük -1
    Özgürlük -1
    29 Haziran 2021
    “Özgürlük nedir” diye yoldan geçen herhangi bir kimseye sorsanız, muhtemelen şöyle söyleyecektir: “İstediğim zaman istediğim yere gidebilmek.” Kimilerince bu kadar kolay, bu kadar basit algılanır özgürlük. Oysa bu sözcük için insanlık çok mücadele vermiş, çok kan dökülmüştür.   ÖZGÜRLÜK    (1)…
  16. Yalnızlık ve halleri
    Yalnızlık ve halleri
    16 Haziran 2021
    Yalnızlık kimine göre aman çok iyi, kimine göre aman bıktım halleri. Çok iyi diyen de var yalnızlık için, çok kötü diyen de. Cenneti kimilerinin,  kimlerinse cehennemi. Yani bilmeyen yok, yalnızlığın…
  17. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Kadın Dergileri
    Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde ilk kez Rum Kadınları, Kypseli isimli kadın dergisi çıkarır. Editörü Efrosini Samarcidis‘dir. 1845 yılında İstanbul’da Rumca yayınlanan  Kypseli dergisi, 34 sayı çıkartılır.   “Şurasını iyi bilmek gerekir ki, ne…
  18. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadın Dernekleri
    ''Bu arada ilginç bir şey olur; Çarşaf yasaklanır. Evet, yanlış duymadınız, kadınların çarşaf giymesi men edilir. Tarih 2 Nisan 1892’dir. Sanmayın ki kadınlara özgürlüktür sebebi. Padişah Abdülhamit, siyasi nedenlerle güvenlik…
  19. Bacıyan-ı Rum: Anadolu Kadınlar Birliği
    Ahilerin helâl para kazanması gerekir. Bu hem vaciptir, hem sünnettir. Her kimin ki, meslek ve sanatı yoksa ona fütüvvet değmez. Ahinin 18 dirhem gümüş sermayesi ve mutlaka bir işi olmalı,…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…