Halide Edip Adıvar

Gülüzar Özev

8 Ağustos 2021
Halide Edip Adıvar

“Gece, karanlık bir gece... Fakat insanın hayatında sabahı olmayan gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp parlak bir sabah yaratacağız. Yalnız ışık geldiği vakit gözümüzü güneşe karanlığı gören baykuşlar gibi açmayalım. Işık geldiği vakit hayatı karşılayacak, karşılayabilecek insanlar halinde bulunalım.” 

Toplumların olağanüstü koşullarında kadınlar öne çıkar. Savaşta, depremde, ekonomik kriz zamanlarına en çok kadınlar göğüsler ipin ucunu. Bugünlerde yaşadığımız yangın felaketinde çok canlar yandı. Börtü böcekler, irili ufaklı hayvanlar, ağaçlar, bitkiler, yeşillikler acımasızca katledildi. Ne yeterli uçak vardı,  ne de yeterli yangın söndürme çalışması. Doğa minnet etmez, bedel ödetir, kendisine zulüm yapana. Üzülerek söylüyorum ki, hükümet burada da sınıfta kaldı. Devletin en üst derecesinde bulunan yetkililer, sıradan bir vatandaşın gösterdiği duyarlılığı göstermediler. Vicdanlar taş olmuştu çünkü. Hala yangın devam ediyor, hala geleceğimiz yanıyor. İnsanlar kendi çabalarıyla doğayı kurtarmaya çalışıyor. Kadınlar ise yine iş başında. Yine yeni Halide Edip’ler doğuyor. 

Bu seferki yazımı Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşayan, mücadelesiyle  örnek bir insan olan Halide Edip’i anlatacağım. Hadi başlayalım.

**

“Hükümetler düşmanımız

Milletler dostumuzdur.”

Halide Edip Adıvar

Yazar, romancı, akademisyen, asker, hatip aydın…Daha çok sıfat yakışır Halide Edip’i tanımlamaya. 

Halide Edip Adıvar 1884 yılında İstanbul’da dünyaya gelir. Annesini henüz  3 yaşındayken kaybeder. Anneannesinin evinde doğu kültürü ve Mevlevilik inancıyla yetişir.  Babası, 2.Abdülhamit’in kâtibidir. Eğitiminde babasının etkisi büyüktür. Kızına İngilizce, Fransızca, Arapça dilleri dışında, musiki ve sanat eğitimi almasını sağlar. Matematik dersini ise ünlü hoca Salih Zeki’den alır. Halide daha sonra, Salih Zeki Bey ile on yıl sürecek bir evlilik gerçekleştirecek ve iki oğlu olacaktır. 

Halide Edip, Amerikan Kolejine giden ilk kız çocuğudur.1901 yılında bu kolejden diploma alan ilk Müslüman kızdır. Henüz on üç yaşındayken, Jacob Abbot adlı yazarın “Ana” adlı eserini İngilizceden çeviri yaptığı için padişahtan Şefkat Nişanı ödülü alır. İlk yazısı, Tevfik Fikret’in sahibi olduğu Tanin gazetesinde çıkar. Bu yazının yayımını  birçok gazete ve dergide devam ettirecek, romanlar, kitaplar yazacaktır.

Bir kadının erkekler dünyasında bu kadar faal olarak yer alması, üstelik kadın haklarını savunması, muhafazakâr çevrelerin hoşuna gitmez. Tehdit edilir. 1909 tarihindeki Otuzbir Mart Olayı üzerine iki oğluyla Mısır’a kaçar. Oradan da İngiltere’ye geçer. Bundan sonra, Halide’nin bir ayağı her daim yurt dışında olacaktır. 

Halide Edip, İstanbul’da olayların yatışması üzerine geri döner. Kadın hakları ve eğitimi üzerine çalışmalar yapar. Kadınları Yükseltme Derneği’ni kurar. Kadınlar Dünyası, Aşiyan, Demet, Musavver, Resimli Kitap… gibi kadın dergilerinde, makaleler kaleme alır. Kalem dedimse de aklınıza bildiğimiz tükenmez kalem, kurşun kalem gelmesin. O zamanın koşulu gereği, okkayla yazmıştır tüm yazılarını.

Devam edelim. Yalnızca kadın dergileri değil, erkek yazarların yer aldığı gazetelerde de önemli bir isim olur.  Yeni Turan ve  İkdam’da ateşli, coşkulu yazılar yazar. Sabiha ve Zekeriya Sertel’in sahibi olduğu Vakit gazetesinin baş yazarı yine Halide Edip’tir. Bu kadar yazı içinde olmayı, şu sözlerle dile getirir; “Yazdığım şeyi çok severim, ki yazacağım eser bende ve ruhumda başından sonuna kadar, ihtiraslı bir hastalık olur”

Yazarlık tutkusunun yanında aktivist yönü de çok güçlüdür Halide Edip’in. Bir dönem Kızılay Başkanlığı yapar. Anadolu Haber Ajansının kuruluşunda görev alır. Türk Ocağı’na üye olur. Ziya Gökalp ve Hamdullah Suphi’yle yol arkadaşlığı yapar.  Kurtuluş Savaşı sırasında  Anadolu’ya silah kaçırılması işinde tehlikeli bir rol üstlenir. Burada sayamayacağım bir yığın faaliyette bulunur. Tabir caizse, hangi taşı kaldırsak altından Halide ablamız çıkar.

1919 yılının savaş ortamlarında Fatih, Üsküdar, Sultanahmet meydanlarında  büyük kalabalıklara hitaben coşkulu, heyecanlı  konuşmalar yapar. Usta hatipliğiyle tarihe adını görkemli bir şekilde yazdırır.

Kitleleri harekete geçiren bu coşkulu konuşmalar üzerine, İngiliz hükümeti onu idam listesine alır. Kendinden başka beş kişi daha yakalandığı yerde öldürülecektir. Diğer beş kişiden biri de Mustafa Kemal’dir. İçlerinde kadın olarak bir tek Halide Edip vardır. Anadolu’ya kaçar Halide Edip. Savaştaki gayretlerinden dolayı kendisine onbaşı unvanı verilir. Sonra başçavuş rütbesine çıkar ve istiklal madalyası alır. Halide Edip, öğretmenlik  yapar aynı zamanda kız öğretmen okullarında. 1913 yılında kız okulları genel müfettişliğine getirilir.

Bunca ağır yaşamında özel hayatı çalkantılı geçmeye başlar. Kocası Salih Zeki, ikinci bir eş getirmek isteyince boşanır. Daha sonraki yıllarda, kendisine tutkuyla sevecek olan  Adnan Adıvar’la evlenecektir. Esasında o dönemin kadınları, Milli Mücadeleyle çok meşguldürler. Ancak kadınlara o kadar çok kısıtlama vardır ki ister istemez, imkanı olan, aktif ve  eğitimli kadınlar feminist tepkiler verirler. Başka seçenekleri yoktur. Varoluşları tehlikeye girer çünkü. Söylemlerinde feminist değiliz deseler de, eylemlerinde feministtirler.

Halide Edip Milli Mücadele sürecinde mandacılığı savunur. Ondan sonra, kendine dert alır. Yıllarca mandacılık önerisi başına kakınç olacaktır. Oysa o dönemin koşullarında, bitmiş bir devletin tamamen yok olmasını engellemek maksatlı sarf edilmiş  iyi niyetli  bir öneridir. Bütün paşaların hatta İsmet İnönü’nün bile aynı fikirleri beyan ettiği unutulur da, Halide Edip’in söylediği, üzerinde leke kalır. 

Şunu da söylemek gerekir ki, Halide Edip Adıvar’ın romanlarında sürekli batıya özendiği iddia edilir. Hazır yeri gelmişken söyleyeyim. 1915 Ermeni soykırımı ve Dersim Katliamına tanık olmuş bir yazar olarak Halide Edip Adıvar’ın, olumlu ya da olumsuz bir yazısına rastlamadım. Sanki yaşadığı dönemde böyle bir olay olmamış gibi. Bir yandan da Halide ablamı anlamaya çalışıyorum. Kolay değil! Yüz yıllık tekçi, katı ve zorba yönetimde muhalif olmak. Hem izin verilir miydi böyle bir şeye. Ermeni, Kürt, Alevi katliam ve asimilasyon politikalarını eleştirmeye. Diğer yandan, azınlıklar konusunda kendisinin ne düşündüğü de önemlidir tabii.

Cumhuriyet’in ilanından sonra kurulan, Cumhuriyet Halk Fırkası ve Mustafa Kemal ile fikir ayrılığına düşer. Ondan sonra, ver elini Fransa, İngiltere, 14 yıl sürgün hayatı. 1939’da İnönü’nün çağrısıyla İstanbul’a gelecek İstanbul Üniversitesinin Filoloji Kürsüsünü kuracaktır. Avrupa, Amerika ve Hindistan'da konferanslara katılacaktır. Yerelliği çok çok aşan büyük kadının yazdığı bazı eserler, çeşitli dillere çevrilecektir.

Yazmış olduğu romanlar ise, Türk edebiyatında temel eserlerden sayılır. İlk dönem romanlarında bireyi ön plana çıkarırken, daha sonra toplumsal konulara el atar. Sinekli Bakkal’da; İstanbul ‘un kenar mahallesindeki yaşamları ve batı din anlayışıyla,  doğu din anlayışının uyumlaşabileceği üzerinde durur.

Vurun Kahpeye adlı eserinde; eğitimsiz cahil kalmış bir halkın, dindar yobazlar sürüsünü yaratabileceğini anlatmak ister. Romanlarının  çoğu filme çekilmiştir.

Ateşten Gömlek’te; Kurtuluş savaşı izlenimleri, belgesel denebilecek türde anlatılmıştır. Handan, Akile Hanım Sokağı, Tatarcık, Zeyno’nun Oğlu romanları… Hikâyeler, tiyatrolar...  Daha sayamayacağım onlarca eser. İngilizceden, Fransızcadan çeviriler…

1964 yılında 80 yaşında ölen, Halide Edip Adıvar’la ilgili yazımı onun hatipliğinden bir alıntıyla bitireyim.

“Gece, karanlık bir gece... Fakat insanın hayatında sabahı olmayan gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp parlak bir sabah yaratacağız. Yalnız ışık geldiği vakit gözümüzü güneşe karanlığı gören baykuşlar gibi açmayalım. Işık geldiği vakit hayatı karşılayacak, karşılayabilecek insanlar halinde bulunalım.”  

Maalesef gündüzlerimiz çoktan gece oldu Halide abla, ama aynı gece yeni Halide Edipler’i de yaratacak aydınlık günlere gebedir.

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Tanrıça Demeter ve Akbelen
    ''Doymak bilmeyen, en sonunda kendi etini yiyerek geberen Kral Ersiton şimdi Muğla Akbelen’de geziniyor. Zalimliğinden bir gram bile kaybetmeden. Akbelen halkı ormanını korumak için direniyor. Limak firması eli silahlı askerleri,…
  2. Örgütlü Mücadelenin Gücü
    ''Daha önce emekli olabilecekler için prim sayısı 5000 gündü.  Kanun taslağı böyle hazırlanmıştı. Ancak 6 Şubattaki büyük Güneydoğu depreminin sonrasında hükümet gün sayısını birden 5975 güne çıkarttı.'' Vatandaşın emeklilik geliri…
  3. Göçebe toplumlardan bugüne Göçler
    İnsanlığın ilk eylemidir yürüyüş.  Dört ayak üstünde ilerleyen Homo erectusun,  ayağa kalkarak yürümesiyle başlar uygarlık yolculuğu. Antropolog Marvin Harris’in dediği gibi “ilkin ayak vardı”. Büyük göçün,  günümüzden iki milyon yıl…
  4. Deprem!
    Deprem!
    19 Şubat 2023
    Cellat kürsüde ikiyüzlüce konuşurken, müjde verircesine imar affı diye naralar atılırken, aslında sunulan halkın toplu cenaze namazı davetiyesiydi. İnsanlığının doğa olayları içinde en baş edemediği bir felakettir deprem. İlk çağlarda,…
  5. Serol Teber
    Serol Teber
    25 Ocak 2023
    ''Yeniçağ insanı sorunları kozmik güçlerin yardımıyla çözebileceğine inanıyor, rüya yorumları, fal baktırma, ruh çağırmayla ilgileniyor, bitkisel beslenmeye çalışıyor, arınma dansları yapıyor. Siyasete karşı ilgisiz. Yeşillikler içinde küçücük evinde sakin doğayla…
  6. Mahsa Amini ve Mücadeleci tüm kadınlara
    Bugün İran’da Mahsa Amani’nin öldürülmesi birkaç vicdansız polisin işi değildir. Kanunlar, töreler, gelenekler, dikta rejimi ve ataerkil sistem işbirliği etmiştir. Tıpkı Medusa söylencesindeki gibi. Ama ne mutlu ki Mahsa Amani’nin…
  7. Spartaküs ve Zenci İSyanı
    ‘’Tanrı herkesi hür yarattı, doğa kimseyi köle yapmamıştır.’’ (Alkidamas) Köle ayaklanması denilince ilk akla gelen şüphesiz Spartaküs’tür. Roma dönemine ait olan bu köle isyanını herkes bilir de İslamiyet dönemine ait…
  8. Rıza Şehri
    Rıza Şehri
    29 Nisan 2022
    ''Rıza Şehri’nde ortak paylaşım vardır. Kimse ihtiyacından fazlasını almaz. Zengin fakir ayrımı yoktur. Kapılar kilitlenmez, para kullanılmaz. Paranın yerine değiş tokuş esastır. Birlikte üretilir, birlikte tüketilir.'' Her yerde ve hep…
  9. Baharın Mitosları
    Baharın Mitosları
    28 Mart 2022
    Dünyanın birçok ülkesinde her yıl Newroz bayramı kutlanır. Bizim ülkemizde özellikle doğu illerinde baharın gelişini karşılamak için şenlikler, ritüeller yapılır. Newroz bahar bayramı olmakla beraber politik bir anlamda taşır. Nasıl taşımasın…
  10. cam tavan etkisi
    cam tavan etkisi
    3 Mart 2022
    “Cam ifadesi, engellerin açıkça görülemeyen ve aşılamayan niteliğini vurgulamaktadır. Cam tavan, görülmeyen azınlıkları ve kadınları, yetenekleri ve başarılarını göz önüne almadan şirketin üst basamaklarına çıkmaktan alıkoyan kırılmaz engel“ olarak tanımlanır.**…
  11. Mitoloji öğretiyor
    Mitoloji öğretiyor
    23 Şubat 2022
    Binlerce yıl öncesinden beri var olagelen, masallar, söylenceler, mitler bugün hala fırından yeni çıkmış sıcak ekmek tazeliğinde konuşuluyorsa  bir hikmeti vardır  bunun. Mitler yalnızca konuşuluyor mu..? Elbette hayır!  Yazılıyor çiziliyor,…
  12. Yunus Emre
    Yunus Emre
    31 Ekim 2021
    Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 2021 yılını Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ve Ahi Evran yılı ilan etti. Yunus Emre’nin vefatının 700. yılı, Hacı Bektaş Veli’nin vefatının…
  13. Özgürlük (2)
    Özgürlük (2)
    17 Temmuz 2021
    Her sistem kendi insanını yaratır. Tüm kurumların örtük faaliyetleriyle, bireyin toplumsal mekanizmaya uygun davranış göstermesi sağlanır. Televizyon, basın, eğitim kurumları, kişinin  başka bir dünya mümkündür şeklinde  düşünmesini istemez. Hem üst…
  14. Özgürlük -1
    Özgürlük -1
    29 Haziran 2021
    “Özgürlük nedir” diye yoldan geçen herhangi bir kimseye sorsanız, muhtemelen şöyle söyleyecektir: “İstediğim zaman istediğim yere gidebilmek.” Kimilerince bu kadar kolay, bu kadar basit algılanır özgürlük. Oysa bu sözcük için insanlık çok mücadele vermiş, çok kan dökülmüştür.   ÖZGÜRLÜK    (1)…
  15. Yalnızlık ve halleri
    Yalnızlık ve halleri
    16 Haziran 2021
    Yalnızlık kimine göre aman çok iyi, kimine göre aman bıktım halleri. Çok iyi diyen de var yalnızlık için, çok kötü diyen de. Cenneti kimilerinin,  kimlerinse cehennemi. Yani bilmeyen yok, yalnızlığın…
  16. Zabel Yeseyan
    Zabel Yeseyan
    3 Haziran 2021
    1915 yılına gelindiğinde, Ermeniler için büyük kıyım başlamıştır. Osmanlı hükümetince tutuklu listesine alınan 214 Ermeni aydın içinde, tek kadın olarak Zabel Yesayan vardır. Genç yazar, bunun üzerine İstanbul’da bir hastanede…
  17. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Kadın Dergileri
    Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde ilk kez Rum Kadınları, Kypseli isimli kadın dergisi çıkarır. Editörü Efrosini Samarcidis‘dir. 1845 yılında İstanbul’da Rumca yayınlanan  Kypseli dergisi, 34 sayı çıkartılır.   “Şurasını iyi bilmek gerekir ki, ne…
  18. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadın Dernekleri
    ''Bu arada ilginç bir şey olur; Çarşaf yasaklanır. Evet, yanlış duymadınız, kadınların çarşaf giymesi men edilir. Tarih 2 Nisan 1892’dir. Sanmayın ki kadınlara özgürlüktür sebebi. Padişah Abdülhamit, siyasi nedenlerle güvenlik…
  19. Bacıyan-ı Rum: Anadolu Kadınlar Birliği
    Ahilerin helâl para kazanması gerekir. Bu hem vaciptir, hem sünnettir. Her kimin ki, meslek ve sanatı yoksa ona fütüvvet değmez. Ahinin 18 dirhem gümüş sermayesi ve mutlaka bir işi olmalı,…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…