Peki ya insanın ürettiği kesin olan şiddet virüsünün aşısı?

Gamze Şimşek

11 Ağustos 2021
Peki ya insanın ürettiği kesin olan şiddet virüsünün aşısı?

O kadar alıştık ki acıya ve acıdan kaçmanın yolu olarak bir o kadar kapatıyoruz kendimizi bize ait olmadığını düşündüğümüz olan biten her şeye. Sokaktaki düğün artık bizim düğünümüz değil, katledilen kadınlar bizden çok uzak. Orman alanında yanmış küçük sincap kimin umurunda, sel uyarısı yapılmış bana ne, Karadeniz’dekiler düşünsün.

An gelip çoktandır kullanmadığın çantanı eline aldığında, An gelip bir kitabı karıştırırken sayfaları arasında yazmış olduğun bir notu bulduğunda, yıllar öncesinin duyguları, şimdiki sana yabancı ama bir o kadar tanıdıkken,  zaman denen mefhumun perdelerini iki yana ayırıp o kadının omuzuna başını dayayıp sarmalamak ister gibi; katledilmiş kadınların mezarlarını açıp arta kalan ne varsa onlardan, her birine sarılmak istiyorum.

Yavru kedileri kürekle öldürüyorlar

Kadınları satırla…

Ormanlar yanıyor seyrediyorlar.

Sade laf. Bla, bla, bla…

Sosyal medyada birbirlerini linç ediyorlar.

Kadın katillerini salıyorlar.

Salınan katiller tekrar kadınları öldürüyorlar.

Ağaçları kesip, denizleri kirleterek dünyayı yaşanmayacak hale getiriyorlar.

İnsanlığa bela en büyük virüs; deltası, betası, kombosu değil insanların kendisi

Sokaktansa davul sesleri geliyor, düğün alayı gelmiş kızı evden alacak. Davulcu var gücüyle vuruyor tokmağıyla davula. Kadınlar, çocuklar adamlar açmış kollarını oynuyorlar. Düğün alayını seyrediyorum penceremden. Gelin damada gülümsüyor, damat geline. Gelin damada kur yapıyor, damat geline. Sonra radyodan kadın spikerin sesi yankılanıyor. 22 yaşındaki Azra Gülendam Haytaoğlu diyor, 22 yaşındaydı diyor. Parçalara ayrılmış bedeni… Katili her defasında kıyafet değiştirerek aynı valizin içinde bedenini evden dışarı çıkarıp ormana atmış. Kafasını ise uçurumdan aşağı attığı için bulamadılar diyor. Davulcu vuruyor tokmağa. Sokaktaki kalabalık coşmuş. Gelin hala gülümsüyor damada. Sonra sitenin camlarından bir adam çıkıyor. Ormanlar yanıyor, canımız yanıyor. Sizse burada davul zurna, çıkın gidin nerde yapacaksanız düğününüzü yapın orada…

O kadar yabancıyız ki artık birbirimize, o kadar benciliz ki artık. O kadar alıştık ki acıya ve acıdan kaçmanın yolu olarak bir o kadar kapatıyoruz kendimizi bize ait olmadığını düşündüğümüz olan biten her şeye. Sokaktaki düğün artık bizim düğünümüz değil, katledilen kadınlar bizden çok uzak. Orman alanında yanmış küçük sincap kimin umurunda, sel uyarısı yapılmış bana ne, Karadeniz’dekiler düşünsün.

İnsanın yıkıcılık kapasitesi ne kadardır diye düşününce; hamile kadınların karınlarının kesilerek bebeklerinin çıkartılmasından tutun da, kendilerinden olmayanların canlı canlı yakılmasına, din adına kafa kesip gülümseyerek fotoğraf çektirenlere, binlerce yıllık kütüphaneleri talan edenlere kadar say say bitmez. O zaman sorgulanması gereken belki de şiddetin nasıl bu denli kabul edilebilir oluşu ve tıpkı bir virüs gibi her gün bir ötekine hızla bulaşabilme gücüdür. Bir buçuk yıldır savaşmakta olduğumuz Covid19 virüsünün laboratuvar üretimi olduğuna dair tartışmalar halen sürerken ve bu illetten bir an önce kurtulmak için aşı çalışmaları hızla yapılmışken, peki ya insan eliyle üretildiği kesin olan şiddet virüsünün aşısı?

Evet, şiddet insan eliyle üremekte ve evet insanların söylemleriyle şiddete bakış açımız akla uygun hale getirilmekte ve medya söylemleri ile toplumsal algımız şekillendirilmekte. Bugün halen medyada ölen kadınların çarşaf çarşaf resimleri yayınlanarak bile bile mağdur suçlayıcılık yapılmakta, cinayetlerin detayları ayrıntılı olarak ifşa edilerek, toplum şiddete özendirilmekte ve konuşamayan ölü kadınlar yaşamda karşılaştıkları eril taciz ve tahakküme ölü bedenleriyle de maruz kalmaya devam etmekte.

Bugün HES kodunu İstanbul kartınla eşleştirmeden hiçbir toplu taşımaya binemiyorsun, insanları aşılanmaya karşı duyarlı hale getirmek için televizyonlarda, radyo kanallarında durmaksızın reklamlar döndürüyor ve bilinçlendirme programları düzenliyorsun. Yani isteyince her türlü felaketle,  iyi ya da kötü ama bir şekilde mücadele ediyorsun da her geçen gün toplumu içten içe çürüten şiddet virüsü ile neden mücadele etmiyorsun?

Kendi ulusunun kadınlarına bu denli düşman, doğasına yapılan saldırılara bu denli sessiz, hayvanlarına yapılan eziyetlere bu denli duyarsız, sömürülen emeğine karşı bu denli hareketsiz kitlelerden oluşan uluslar ne kadar aşılanırsa aşılansınlar bu virüs her geçen gün daha da hızla yayılacak ve er ya da geç her birimizi yok edecek. Kimi zaman otobüste yer kapma yarışındaki insanlar arasında, kimi zaman çorbaya tuzu az atan bir kadının, kimi zaman işverenini tatmin edemeyen işçinin, kimi zaman evinden ekmek almaya giden çocukların, kimi zaman şortuyla otobüse binen kızların, kimi zamansa kuran kursundaki el kadar çocukların başında…

Ağzımıza taktığımız maskeleri çıkarabildiğimiz zaman değil ama gözlerimizdeki maskeleri indirdiğimizde, işte o zaman kurtulacağız virüslerden. O zaman…

 

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Çölde Vaha Misali Bir Etkinlik
    ''Bir yer düşünün; cep telefonu, bilgisayar, cüzdan gibi eşyaların çadırların önündeki masalara bırakıldığı, masanızdaki bir tava menemene gelen geçenlerin ekmek bandırıp yollarına devam ettikleri, bir yer düşünün herkesin tanısın tanımasın…
  2. Afetler Ayrımcılık Yapmaz, İnsanlar Yapar
    Depremlerde, cinsiyetlerinin savunmasızlığından ötürü kadınların karşılaşabileceği sorunlar çok daha fazladır ve unutmayalım ki bu deprem, küresel cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 156 ülke arasında 133. sırada yer alan Türkiye’de gerçekleşti. Afetler ayrımcılık…
  3. Afgan kadınlar köleyken biz özgür olabilir miyiz?
    “15 Ağustos 2021 sonrasında her şey gözlerimin önünde oldu: 20 yıldır uğruna çalıştığımız bir demokrasi 24 saat içinde yerle bir oldu. Açıklığa kavuşturmak istediğim bir nokta var: Afganistanlı kadınların başına gelenler her…
  4. Suçlu bulundu : İç Barışı Tehdit Eden Kadınlar!
    “Ey insanlık dinle ve anla. On ikiye beş kaldı, aç gözünü tetikte ol, hırsız çaldı zamanı. Gel Pazar günü saat üçte, öğren de kurtar canını.” Michael Ende’nin, dinlemeyi bilen küçük…
  5. Kafeslere sığmayan bedenler
    Dürüst olalım, bir gün zayıflarım diye sakladığın o elbisenin içine on yıldır giremiyorsan, ne olur biraz gerçekçi ol ve içine girebileceğin başka bir elbise al da, ruhun da, gardırobunda ferahlasın.…
  6. Savaş, Hafıza ve Toplumsal Cinsiyet
    Dün Sırbistan, Japonya, bugün Rusya ya da yarın herhangi başka bir yer. Ülkeler değişir ama asla değişmeyense eril zihniyetin savaş meydanlarındaki tezahürüdür. Bir bakmışsınız bugün kurban gibi görünen bir ulus,…
  7. Eril Aktörlerin Yitik Kurbanları
    Kadınları namus, ahlak ve sadakat kemerleriyle eve bağlayan Nazilerin erkeklerinin lugatlarında sadakat, sadece birer propaganda aracıymış tabi ki. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin liderlerinden Heinrich Himmler’in sekreteri Hedwig Potthast ile…
  8. Dünya emekçi kadınlar gününde elleri düşünmek
    Hey sen, oradaki… Ne yapıyorsun ellerinle? Tıkış pıkış bindirildikleri arabada Corona önlemlerine uyulmayıp, maske takılmamasına itiraz ettiği ve bu olayı görüntülemeye çalıştığı için gözünün kör olmasına neden olduğun 60 yasındaki…
  9. Metaverse dünyasında kadınlar ve taciz.
    Gece dışarı çıkma, kalabalıklara karışma, onu bunu giyme derken şimdi de sanal âlemde kimliğini gizle. Peki, ama neden? Kadınlar bin yıllardan beri kendilerine reva görülen sessizlik ve toplumun dışında tutulmayla…
  10. Sen Ne Çektin Be Havva
    Sen ne çektin be Havva… Canın çekti bir elma yedin. Sonra Âdem’e de ikram ettin. Âdem de hayır demeyip yedi. Üstüne kovuldun cennetten ama ikramiye sana kaldı, o gün bir…
  11. Başarılı kadınların enselerinde vızıldayan erkekler
    Tamer Karadağlı Türkiyeli izleyiciler tarafından kültürel kodlarımızın bir tezahürü olan taş fırın erkeği tiplemesi ile akıllarda kalmış bir sanatçıdır.  Yaşanan böylesi bir olayda,  taş fırın erkek kimliğinden soyunup sanatçı kimliğine…
  12. Özgürlüğe Pedallayın Kadınlar!
    Sufrajetlerin önemli ismi Susan Anthony: “Bisikleti yönetmeyi başaran bir kadın, hayatı da yönetmeyi başaracaktır” sözü ile kadınların bisiklet mücadelelerine verdiği destek ile güç katmış ve  “Dünyadaki kadınların eşit haklara ulaşması…
  13. Kadın Katillerini Yetiştiren Kim?
    Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü, kadın katillerinin korunduğu, kadınların yaşam haklarını savunmak için kuş misali çırpındıkları bir ülkede yukarıdaki sözleri söyleyenin bir kadın olmamasını çok isterdim ama gene…
  14. Kadınların Sahnesi Yeni Başlıyor
    Son zamanlarda tüm dünya kadınlarını da içine alarak belki, ama en çok da kendi ülkemin kadınlarını düşününce görüyorum ki, hep kanlı oyunların başrolünü oynamak biz kadınlara düşüyor. Ve maalesef ki,…
  15. Makbul Analık Sorgusu
    Makbul Analık Sorgusu
    9 Şubat 2021
    Aile yapısının sağlamlığının göstergesi, AKP hükümetinin 2012-2019 yılları arasında %1400 artış göstermiş olan kadın cinayetleri midir? Evlenme oranları azalırken, boşanma sayılarının her geçen gün hızla artış göstermesi midir? Yoksa, aile…
  16. Bir Sonra Katledilecek Kadın Ya Sen İsen?
    Evet, bir sonrakinin sen olma olasılığı çok yüksek, senin olası katilinin de bir kravat, iki pişmanlıkla davasının en kısa sürede kapanması da çok olası. Velev ki, katledilen sen olmasan dahi,…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…