Marmara Denizi’ndeki müsilajı önleyecek yönetmelik yıllarca raflarda bekletilmiş!

8 Haziran 2021
Marmara Denizi’ndeki müsilajı önleyecek yönetmelik yıllarca raflarda bekletilmiş!

Marmara Denizi’ndeki müsilajın en önemli nedenlerinden olan atık sularla ilgili 2006 yılında çıkarılan Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği’nin 10 yıl boyunca yaşama geçirilmediği ortaya çıktı.

Hayata geçirilmeyen yönetmeliğin en önemli ayrıntısını “arıtma tesislerinden çıkan azot ve fosfor değerlerinin düşürülmesi” oluşturuyor. Bu yönetmelikle Marmara Denizi’nde bugün çok ciddi çevre kirliliğine neden olan müsilaja (deniz salyası) karşı 15 yıl önce önlem alınabileceğine dikkat çeken İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Baran Bozoğlu, “2006 yılında çıkan yönetmelik sonrası hassas alanların belirlenmesi 10 yıl bekledi. Müsilajın ana sebebi olan azot, fosfor gibi kirleticilerin önüne geçecek zorunluluklar gecikti. Mevcut atık su arıtma tesislerine ise 23 Aralık 2016’dan sonra yedi yıl geçiş süreci tanındı. Yani yönetmeliğin çıkmasından 17 yıl sonra, eğer herhangi bir erteleme olmazsa, tesisler bu revizyonları yapacak” dedi.

‘KİRLETİCİLERİN ÖNÜNE GEÇECEK ZORUNLULUKLAR GECİKMİŞTİR’

Cumhuriyet'ten Sarp Sağkal'ın haberine göre bugün Marmara’da yaşanan müsilaj sorununun sebeplerinden birinin de “yönetmeliğin uygulanmaması” olduğuna dikkat çeken Bozoğlu, “2006’da çıkan yönetmelik sonrası hassas alanların belirlenmesi 10 yıl beklendiği için yönetmelik uygulamaya konulamamış, müsilajın ana sebebi olan azot, fosfor gibi kirleticilerin önüne geçecek zorunluluklar gecikmiştir” diye belirtti.

2011 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kurulmasının da bu süreçte etkili olduğunu söyleyen Bozoğlu, “2011’de kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı arasındaki yetki karmaşasının sonuçlarını yaşamaktayız. Ne kadar hatalı bir adım olduğu, yapılan onlarca projenin rafa kaldırıldığı, mevzuatın ve uygulamaların geciktiği, liyakatli personelin savrulduğu görülmüştür. Müsilaj sorununun tespiti ve çözümü, raflardadır” ifadelerini kullandı.

‘LİYAKATİ ÖN PLANDA TUTAN BİR ÇEVRE BAKANLIĞI KURULMALI’

Çözüm önerilerini aktaran Baran Bozoğlu, şunları kaydetti:

“Öncelikle, deniz yüzeyindeki müsilaj 7/24 çalışacak teknelerle sıyırılarak toplanmalı ve bertaraf edilmelidir. Müsilajın tür belirleme çalışması yapılmaktadır. Türü belli olduktan sonra spreyleme yöntemi ile ulaşılamayan müsilajın bakterilerle parçalanması sağlanabilir. Biyolog, hidrojeolog, denizbilimciler, çevre mühendisleri gibi ilgili meslek gruplarından oluşturulacak ekiplerle kıyı bölgelerde hassas bir şekilde dip taraması yapılmalıdır. Azot, fosfor giderimi için nütrient giderimli biyolojik arıtma tesislerinin acilen kurulması sağlanmalıdır.

Sanayi tesislerinin atık su arıtma tesisleri sıkı denetlenmelidir. Azot, fosfor giderimleri ve aynı zamanda diğer kirletici parametrelerin de takibi yapılmalıdır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kapatılmalı, yeni, güçlü, liyakati ön planda tutan bir Çevre Bakanlığı kurularak çevre sorunlarının önlenmesi sağlanmalıdır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın müsilaja dair hazırlayacağı eylem planı, daha önceki gibi uygulanmayan eylem planlarına benzememelidir.”

Bakan Karaismailoğlu'na göre 'Kanal İstanbul müsilajı bitirecek'

Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Kanal İstanbul projesinin deniz salyası olarak bilinen müsilajı bitireceğini öne sürdü.

 Bakan Karaismailoğlu'na  göre 'Kanal İstanbul müsilajı bitirecek'

Çamlıca Kulesi'nde 24 TV tarafından düzenlenen özel programa konuk olan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj (Deniz salyası) ve Kanal İstanbul projesi hakkında açıklamalar yaptı. 

Karaismailoğlu, Kanal İstanbul'un Marmara'daki deniz salyasını bitireceğini öne sürdü.

“Karadeniz Marmara'ya göre çok daha temiz. Kanal İstanbul yapıldığında Karadeniz'e akan nehirlerin Marmara'ya karışması söz konusu," diye Karaismailoğlu şöyle devam etti;

"Bu da Marmara'daki su kalitesini artırıp deniz salyasını da bitirecek. Manipülasyonlar var; su kaynaklarının etkileneceği söyleniyor. Sazlıdere barajı İstanbul'un yüzde 2.8'ine denk geliyor. İstanbul'un su rezervine Kanal İstanbul ile Piriççik ve Kahramadere barajları ile daha fazla katkı sağlayacağız. Toplam maliyeti 15 milyar dolar. Üzerinde 6 köprü var; fiyata bunlar dahil, 5 yılda tamamlayacağız."

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…